Kelimelerim birbirine giriyor, hayallerim amaçlarım her gün farklı bir formda üstüme geliyor. Beynim dinlenmek için bana zaman vermiyor; düşünmek için bile zaman vermiyor. Sabahlarım ve gecelerim karışıyor, güneş doğduğunda beynim durmuyor. İnsanları dinlememek için kendime sığınıyorum ama daha da deliriyorum. Yalnız kaldıkça kişilik kazanıyorum, çoğalıyorum. Yalnız kaldıkça tükeniyorum. Hiçbir şeyi yapacak gücüm olduğuna inanamıyorum, ayağımı kaldırıp adım atamıyorum. Akışına bırakıp devam etmeye çalışıyorum; yapamıyorum. Akan bir trafiğin ortasındayım, kimse durmuyor. Dünya yaşıyor ama ben içinde çürüyorum. Bitmiyor aklımdakiler gittikçe karışıyor, bozuluyor. Benim asla kurtulamadığım bu kabus ne? Beni dürtüp uyandıramıyor kimse. Kendime kurduğum bir düzensizliğin parçasıyım, yoluna koyamıyorum. Karlı ve bıçak keskinliğinde soğuk bir kış sabahı siyaha çalan ıslak derili dallarının arasında ormanın kaçarak başladığım yere dönüyorum. Beni neyin beklediğini bilmiyorum ve beni buradan tutup ne çıkartabilir bilmiyorum. Henüz çok erken daha 18’im ama ellerimi ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.