dışarısı tehlikeli Hicabi.
ikide bir açıp durma perdeyi.
delilerin elllerinde buldozerler.
ekmek almaya giderken ansızın seni de ezerler.
tuvalete giderken bile korkuyorum.
bütün odaların ışıklarını yakıyorum çişimi yaparken.
bağıra bağıra şiir söylüyorum eğildiğimde.
su sesine saklanıyorum bazen.
ensemden içeri damlıyor zaman.
korktuğumu söylemekten korkmuyorum.
hatta korkmadığım tek şey bu galiba.
perdenin ardından sokağa bakmayı seviyorum en çok.
buradan bakınca varım,oradan bakınca yok.
sana para versem her gün bu saatte dokunur musun zilime?
içeri buyur edeceğimden değil seni.
uzun zamandır hasretim kanarya sesine.
delirdiğimi düşünmen normal.
zira bende senin deli olduğunu düşünüyorum.
ve herkesin delirdiğine adım gibi eminim.
kaldırımda yürürken ölmek istemiyorum.
taş sektirirken veya sakız çiğnerken ölmek istemiyorum.
insanlar üzerime yürümesinler toplanarak.
ne ifade verirken ölmek istiyorum ne coplanarak.
dünya ölümlü bedenlerin yaşaması için tasarlanmış bir yerken Tanrı’yı bizimle
yaşaması için zorluyoruz.
Tanrı şöyle ister,Tanrı böyle ister vs.vs.vs…
daha düne kadar altına pisleyen insandan ne çok şey istiyor Tanrı.
tüm bunlar doğruysa Tanrı’nın bütün isteklerini yerine getirmesi için Tanrı olması gerekir insanın.
halbuki herkesin içinde bir yere kendine ait bir köşe kurmuştur Tanrı.
vicdan der,akıl der,aşk der fakat asla bir şey istemez.
beni anlıyorsun değil mi Hicabi?
kalabalıklara uzak,azınlıklara yakın olmak istiyorum.
yakın olmayı istediğim azınlığı kalabalıklaştıracaksam;
şiir sızdırmayan,insan geçirmeyen bir yalnızlığım olsun istiyorum.
burası orası işte.
burası her şeyin başladığı yerin çatı katı.
buradan bakınca herkes masum,herkes çıtı pıtı..
Mehmet Deniz Yılmaz