Evi terk ettiğini duymuş karıncalar
Boylu boyunca cesedimi taşımaya gelmişler
Belki de yaralarından büyük gözleriyle bedenimden büyük yükümü taşımaya
Bazıları yere dökülmüş senden artık ‘ aşk kırıntılarını’ kaçırıyorlar benden
Bazıları ise hayalini kurduğumuz sana benzemesini istediğim o kocaman gözleriyle beni izliyor..
Tıpkı annesi doğumunda ölmüş bundan habersiz bir masum bebek gibi
‘Niye gitti’ dercesine.. Duygularıma hükmedercesine . sözlerimi dile getirircesine..
Bakmalısın bence bir ara gözlerime.
Pardon, buralarda bir kaç kırık kalp gördünüz mü ?
Size soruyorum bayan;
Hiç aynı kalpte defalarca dirilip öldünüz mü?
Peşimden kovalıyor kafiyelerim,
Boğazıma yapıştı mısralarım artık!
Ben cayır cayır yanarken gözlerinizin enkazında;
siz kendinizi hiç gözyaşlarınızla söndürdünüz mü?
Gidişiniz ansızın gelen felaket gibi,
Gözlerimi sele mahrum bıraktı,
Oysa ben içime kök saldınız diye sevinmişim,
İçimde kurumuşsunuz,
Baksanıza;
Dallarım kuş konmayacak kadar kuru,
Gövdem ise ateşte yanmayacak kadar yaş’lı
Ben çok gittim sizden bayan
Belliydi zaten duramıyacağım ruhunuzda.
Bakışlarınız birer şarapnel parçası gibi keserdi yüzümü,
Siz bana bakmamalısınız bayan,
Aşk şu aralar eski bir ahbabımdır artık.
Size gözleriniz kadar canlı bakmam,
Ateşim büyür uzağınızda kaldıkça,
Söndürmenin tek yolu dudaklarınızdır.
Islak bir öpüşme belki de tek çıkar yolu.
Siz söyleyin hanımefendi;
Bugün bir kere daha ölsek mi?
Kabullenemiyeceğiniz ölüm yaşatmak istiyorum size,
Kainat buna pek yabancı,
İlk kez görecek belki de böyle bir ölüm,
Kollarımda ölürmüsünüz bayan?
Belli dudağım dudağınızda belli mi olur ellerim ellerinizde yanarken,
İleride bu ölüme ‘katliam’ diyecekler,
Kalbinde götürdüklerini duyunca..
Ama artık ölmeliyiz bayan.
Geçmişime ana avrat sövmeliyim ya da!
Parmaklarımı anca teniniz canlandırır,
Adınızdır artık tek anti-depresanım!
Size mağlup yıllardır sol yanım,
Göz göze gelmemeliyiz bayan.
Bir kıyamete daha hazır değil nefsim.
SinemSoğancı& Nefes Lugaz