Düşündüğünde gözlerini dolduran şeyler güzel midir kötü mü? Hisler iyiyse gözlerin dolması nasıl iyi olabilir ki. Saçmalıklar üzerine kurulu bir paradoks misali. Sonu yok çözümü de yok.
Kilometrelerce ötede elimden hiçbir şeyin gelmeyeceğini adım gibi bilerek düşünmekten kaçarak nereye varabilirdim bilinmez. Zaten başından beri bilinen ne vardı diye sorarsan yok. Elde avuçta varlığın yokluğu var.
Sorulardan daha fazlası etmeliydi cevaplar ki bir değeri olsundu. Varsa yoksa ihtimallere dair ekler, gereklilik ekleriydi. Bilinen geçmiş zamanı yaşamak isterdim oysa şuan.
“Zaman mı? Değil zaman
Akan zaman değil mesafelerdir.” demiş Cemal Süreya.
Bildiğim tek geçmiş zamansın geçmesini hiç istemediğim. Mesafeleri soruyorsan sadece orada kal yeter.