Yüreği kavruluyor, kızgın suratlara, ince sıratlara uğruyor da hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyor yoluna.
Gülebiliyor, gözlerini yumabiliyor.Sanki o kadar yükün altına girmiş, kambur ruhlu olan o değilmiş gibi.
İşte tam bu yüzden korkulur insanoğlundan. Hem de tam bu yüzden nefes nefese ciğer çatlatana kadar koşup iki kolunun arasına girilir.
Ruhunu bu kadar gerilere atan, maskesini takıp gelmiş olan bu oyuncu, böylece ustaysa bir şeyleri görmezden gelmeye, sıra bana da gelirse ya. Uzaklaşılmalı derhal hatta hiç yaklaşılmamalı ki gerek kalmasın uzağında kalmaya.
Koşulur ona sığınır nefesine, göz kapaklarına. Böyle olgun biri, fırtınayı ardına almış olan, bu kusursuzlukla nelerin üstedinden gelmez ki. Onun bu maziyi, zorlukları hiç olmamış gibi kabul etmesi, gamzelere iyi gelmez de neye iyi gelir ki .
Sonunda ne mi olur?
Giden pişman.
Kalan pişman.
Ve her ikisi de görememiş gerçek yüzünü. Yalan . Bile bileydi tüm seçimler.