Bakar mısınız bayım? Evet siz, gözlerinizle bütün okyanuslara meydan okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?
Yoo hayır, bu giriş olmadı… Gelin sizinle defalarca darmadağın olmuş kalplerimizin odacıklarından konuşalım… Boşverin şimdi rakamları… Mesela yeniden tanışalım?
Evet evet böylesi daha iyi… Durun bir dakika, biraz çocukluğumuza mı gitsek? Kahkahalarınızı duyar gibiyim. Siz de mi kimsesiz çığlıklarınızı kahkahalarınızın arkasında bırakırdınız? Evet, gözlerinize baktığım an anlamıştım zaten. Yoksa neden bu kadar derin ve saydam olabilirdi ki? Yüreğinizi görebileceğim kadar saydam bakışlarınız var sizin. Mütevazi olmanın sırası değil şimdi… Sahii, hiç mi aynada göremediniz gözlerinizi?
Durun, kaçmayın öyle lütfen… Biliyorum, hüzün tohumları ektiler yüreğinize. Cesaretiniz de yok sevmeye… Bir kalıplaşmış sevdadır gidiyorsunuz, ne olurdu beni biraz görseniz? Ben farklıyım diyemeyeceğim belki size. Hem zaten inancınızda yok, biliyorum. Olsun, en azından yeniden inanmanız için çabalıyabilirdim. Ve sonra sizde inanmasını sağladığım o yüreği gidip başkasıyla paylaşırdınız.
Ahh evet, bunu yapmamalıydım. Size doğru bir adım atıyorum, yanılmıyorsunuz benim de korkularım var… Hem de tanıştığımız ilk günden açık ediyorum korkularımı. Ama size inanıyorum bayım, saydam yüreğinize inanıyorum. Şayet görebilseydiniz beni, açabilseydiniz yeniden kalbinizin odacıklarını belki de gitmezdiniz… İşte bu yüzden bayım gelin unutalım kim olduğumuzu, anne rahmindeki bir bebek gibi yeniden doğalım. Ter temiz, sıcak ve şefkatli… Boşverin şimdi yeniden tanışmayı, kahkahaları, çocukluğumuza da gitmeyelim. Yeniden doğalım bayım, hayata karşı çığlık çığlığa…
20 Kasım 2014
20.04
Maide Er