Sevdam gökkuşağı; kırmızı, sarı, yeşil, mavi..
Canım pare pare, içim sızlamaktan bi’ hal.
Sen içtim hayat okyanusundan, halim suavi..
Bir ağaçtım, döküldü yapraklarım, ne meyvem kaldı ne dal..
Veda etmeden gittik; vedasızlık zor.
Halime tercümanım yok, yoklukta bir yerdeyim.
Sevdama ne ateş denir, ne kor..
Kaderle baş başa, terk edilmiş birahanelerdeyim.
Saliseler saniyelerimi kovalıyor.. saatleri bitiriyorum.
Sessizliği sayıp, yokluğunu sek içiyorum..
Bir pişmanlık çizgisi yok, onu arıyorum.
Nadir uğranan hayatımda bir benlikte kayboluyorum.
Çardaklar var önümde, külden, ateşten.
Anılar kovalıyor, delicesine, peşten.
Elimde viran bir hayal, kumral bir hevesten.
Yoruldum her gün boşa giden, şu amaçsız nefesten.
Çekilin önümden, ellerim açık koşuyorum
Bir derdime, dermanımı arıyorum.
Veda diyarına bir kanvas dikmeyi düşlüyorum..
Devirir, devrilirim; rüzgar gibi, tozuyorum..
Çekilin, perakendeler gibi geliyor anılar.
Korkuyorum, hemen hemen tam arkamdalar..
Karşımda duruyor alev alev çardaklar..
Düşsem içlerine, beni de yakacaklar.
Anlaşılmaz bir duaya el açtım rabbim..
Derin bir aşk okyanusu beklesin beni..
Aşkımı bilmezler, ölümden korkmam, ölebilirim..
Dönsem arkamı, kızsam bağırsam, öldürseler beni.
Bekleyin sizler; güç ve bencilliğe sahipler.
Durağım size zindandır, cennet bana.
Milyonlarca ruh, azap için bekler..
Hele bir karışın bakalım, yüce bir beni taşıyan azmana..
Korktuğum kadar güçlü, vurduğum kadar sükse yaratan..
Her güçlü diye bilinen imansızı bozguna uğratan..
Dualarım kılıç, aminlerim mızrağımdır..
Sığındığım limanlarda ben gibi milyonlarcasıdır, yatan!