ŞİİR: Düz kelime anlamına ek olmak üzere ya da yerine anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses
sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür.
Şiir, Sümerlerin Gılgamış Destanı’na kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir. İlk şiirler Çincede olduğu gibi
halk şarkılarından ya da SanskritçeVedalar, Zerdüştlük inancının Gataları ve Homeros’un İlyada ya da
Odysseiası gibi destanların yeniden sözlü anlatım ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Şiirin tanımlanması için
antik dönemdeki çalışmalar, Aristoteles’in Poetikasında olduğu gibi konuşmanın, retorik, drama, şarkı
vekomedide kullanımına odaklanmıştır. Daha sonraki çalışmalar, yineleme, mısra biçimi ve kafiye gibi
özelliklere yoğunlaşmış ve şiiri tartışmasız olarak bilgilendirici, düz yazı formlarından ayıran estetik
konusuna vurgu yapmıştır. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren şiir dile yön veren temel yaratıcı güç
olarak daha fazla anılır oldu.
Şiir sözcüklere farklı yorumlar getirmek veya onlardan kaynaklanan duygusal tepkiler yaratmak için biçim
ve bir araya getirmeleri kullanır.Asonans, aliterasyon, yansıma ve ritim gibi araçlar müzikal veya arpağ
etkisi oluşturmak için bazen kullanılmaktadır. Şiir dilinin anlam belirsizliği, sembolizm, ironi ve diğer stilleri
gibi araçları şiiri farklı yorumlamalara uygun hale getirir. Benzer biçimde mecaz, benzetme ve
mecaz-ı mürsel[4] gibi konuşmanın öğeleri daha önce algılanmamış farklı imajlar arasında bir anlam
katmanı içeren bir ilişki kurmaktadır. Kafiye ve ritim kurgusu içinde şiirin sözleri arasında da benzer
yakınlıklar kurulabilir.
Bazı şiir biçimleri, şairin yazdığı dilin özelliğine bir yanıt ve ait olduğu kültüre ve türe özgüdür. Dante,
Goethe, Mickiewicz ve Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî tarafından yazılan şiirleri okumaya alışık okurlar şiirin
her zaman kafiye ve ölçü ile yazıldığını düşünebilir ne var ki kimi kutsal metinlerde olduğu gibi ritim ve ses
estetiği oluşturmak amaçlayan şiir gelenekleri de vardır. Modern şiirin çoğunluğu şiir geleneğine eleştiri
üzerine kuruludur;[5] bunu yaparken; birçok unsurun yanı sıra, ses estetiği ilkeleriyle oynayıp test etmekte
bazen bunu kafiye ve ritimde de yapmaktadır.[6][7] Günümüzün küreselleşen dünyasında şairler artan
oranda farklı kültür ve dillerden biçimleri, tarzları ve teknikleri uyarlamaktadır.
Tanımı
Song Hanedanı döneminden kalma bir Çin şiiri örneği: Cennet Dağı’na dörtlük.
Türkçede karşılığı koşuk, yır, özün gibi sözcükler önerilmişse de hiçbiri yaygınlık kazanamamıştır. Günümüzde koşuk, nazım karşılığı olarak kullanılmaktaysa da nazım ve şiiri birbirine karıştırmamak gerekir. Birincisi yalnızca bir anlatım yoludur. Geçmişte şiirin uyak, ölçü, nazım biçimleri gibi biçimsel özelliklerden ayrı düşünülmemesi sebebiyle şiirle nazım eşanlamlı sayılmışsa da günümüzde bu düşünce aşılmışsa da edebiyat’ın şiirle birlikte başladığı düşüncesinde fikir birliği oluşmuştur.
Yahya Kemal Beyatlı şiiri “Bildiğimiz musikiden farklı bir musiki” olarak tanımlarken, Cahit Sıtkı Tarancı’ya göre şiir “Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır” Ahmet Haşim şiiri “Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan” olarak tanımlar. Necip Fazıl Kısakürekise şiir için “Mutlak hakikati arama işidir” der.
Şiir türleri
Pastoral şiir
Mesnevi şiir
Dramatik şiir
Didaktik şiir
Lirik şiir
Epik şiir
Somut şiir
Deneysel şiir
Senfonik şiir
Satirik şiir
Modern şiir
Somut Şiir: Her türlü tipografik gösterenin sayfa boşluğu üzerinde hiçbir biçimsel kural olmadan
düzenlenmesiyle oluşan şiir türüdür. Somut şiirde aktarılmasına niyetlenilen duygu ve düşünceler
sözcüklerin seslerinden tamamen kopmuş olmasalar da algılanımları çok büyük oranda şiirin görsel
niteliği üzerinden gerçekleşir. Augusto De Campos 1956’da yayınlanan Somut Şiir Manifestosu’nda
somut şiirin bir özelliği olarak ‘sözselsesselgörsel’ (verbivocovisual) terimini ortaya atar ve şöyle der:
” Grafik ve sessel, işlevler ve bağıntılar(“benzerlik ve yakınlık unsurları”) ve bir kompozisyon öğesi olarak
uzamın özgürce kullnımı, anlamın ideogramik sentezleriyle bağlaşık gözün ve sesin eşzamanlı
diyalektiğini besler, sözselsesselgörsel bir bütünlük yaratır.
Şiirin şekil unsurları
Nazım birimi
Nazım şekli
Şiirde ölçü
Uyaklanış
Uyak çeşitleri
Mavi Gözlü Dev,
Minnacık Kadın ve Hanımelleri
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan evin.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan ev..
NAZIM HİKMET