Su gibi akıp gider zaman; cahil cuhela gibi konuşuyoruz ama asla vazgeçmiyoruz eleştirmekten…
Farkındayım eleştiren eleştiriyorum ama tutamıyorum kendimi.
O kadar şartlandık ki olanı eleştirmeye, sorgulamıyoruz dahi yapılan yanlış mı doğru mu diye
Çok mu kutuplaştık nedir isyanımız kime isyanımız anlamıyorum
Tek bir gayeye sahibiz birbirimizi yermek.
Melis Alphan’ın hafta içi bi yazısında bizi 20. yy’ın İngilteresine benzetmiş, haklı da aslında
Kutuplaşma’nın dibindeyiz, işçi, sermaye sahipleri birbirine düşman 80’lerin sinema repliği “işçiler kardeş , patron kalleş” ikilemesini yaşıyoruz bi nevi ne olur bu işin sonu nereye gider ucu açık tehlike zaten bu durumun olması değil işin sonu nereye varır onu göremiyoruz…
Tek dileğim eleştirilerimizi toplumun konuşarak halletmesi.
Eleştiri olması bizi ileri taşır ama kaba kuvvet olmadan can yakmadan
Şunu da unutmamak lazım hırsızlar en çok kuyuya taş atar , herkes o kuyuya bakar ve hırsız milletten alacağını alır,
Taşa bakarken birşeyleri kaybetmeyelim…
E.M.