Ayaklarımın deniz kumuyla iliştiği an da hissettim yalnızlığımı. Yalan makinesi olmuş ağızlardan, kulağıma gelen seslerden kaçmaya çalışırken buldum kendimi. Varlık ve yokluk arasında sıkışıp kalmış bedenim farklı bir boyutta yaşıyor ve ben yağmur duası yapmış Afrikalı bir çocuk gibiyim.
Ağzımda anlamlandıramadığım bir tat ve dünden habersiz okyanustaki bir balık. Güneş ısıtırken bacağımı nereden geliyor bu cırcır böceğinin sesi? Halbuki cırcır böcekleri sevmez güneşi. Diyorum ya farklı bir boyuttayım. Köpekler havlamıyor artık, ağaçlardan aldığım yaşama kaynağım artık ölüm sebebim olmuş. Sokaklarımda özgürlük yok olmuşken ben yağmur duası yapmış bir Afrikalı çocuk gibiyim.
Adı fahişeye çıkmış bir genç kız. Koşmaya çabaladıkça geriye giden cinsinden. Hayatın bütün iğrençliğinden kaçmaya çalışırken boka batan cinsinden. Gecenin sancısını iliklerine kadar hisseden cinsten. Ben yağmur duası yapmış Afrikalı bir çocuk gibiyim.
Gözlerime sorarsanız eğer, bitik her şey. Ne gülümsemeler kalmış, ne sokak bağırtıları, çiçekler solmuş susuzluktan, insanlar ölmüş sevgisizlikten ve ben yağmur duası yapmış bir Afrikalı çocuk gibiyim.
LAHANA TURŞUSU