Eski bir şarkının yarım ağız söylenen ‘hatıra’ cennetiyim; Karanlık, sessiz bir iyi geceler’in yokluğuma dokunan kayıp ekseriyeti… Şarkılar büyüyor koynumda. Yastığımı öpüp iyi geceler diledikten sonra çocuk tıraşıyla rastlaşıyor kim vurduya giden gençliğim, tsunami felaketinin absürt yaralı komedisi diyorum adına.
Yaşım kaçıyor cenazeden. Gömdüğüm şarkılarımın meneviş cemiyeti onulmaz bir telaşla yarası bana saklanan günaydınlara çeviriyorlar gözlerini. Çocuklar çoktan gidiyorlar şarkılarımın peşi sıra. İlk aşk acısı vuruyor kalp yakamozuma; sararıyor kalbim aydınlık işçiliğinden istifasını vererek. Sarılaşıyor yakamozumun yakamı bırakmayan su koyu veren tecahül-i arifi… Tecahül’ü tecavüz, Arif’i bilmem ki ne sanıyorlar… Rap taşikardisi kalbimin en muhtacı oluveriyor, istemem çalınmasın hiç. Sevmem de.
Eski bir şarkının aşklar bölünecek kulvarında ateşe verdim gözlerini geçmişimin; görmeyecek bir daha mutlu anlarımda beni. Acımasızım; sızladığım günden beri…
Dilara AKSOY