Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından alınan bir kararla her 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak anılıyor. kadına yönelik şiddet meselesi artık sadece 3.dünya ülkeler meselesiyle sınırlı değildir. kadın sorunu ya da kadın meselesi günümüzde gelişmişinden gelişmemişine kadar bütün ülkeleri kapsamaktadır. Kadın hakları konusunda önemli gelişmelere imza atan ülkelerde bile, kadına yönelik şiddet giderek artıyor. Peki ciddi konu için seçilen gün neden 25 Kasım? Bu tarih Dominik Cumhuriyeti’nde 1930-61 yılları arasında ülkeyi yöneten diktatör Rafael Trujillo tarafından 1960’ta katledilen 3 kadın aktivist olan Mirabal kardeşler anısına Birleşmiş Milletler tarafından “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak belirlendi. 25 Kasım’ın sembol isimleri olan Mirabal kardeşlerin en temel hakları olan özgür düşüncelerini ifade etmesine karşı uygulanan şiddet aslında bugün dünyadaki milyonlarca kadına uygulanandan farksız. insanlık tarihinde ilk ayrışmaya baktığımız zaman iş bölümü temeli olan ayrışma temeline kadını alarak ilerlemiştir. bölünme yada ötekileşme ya da ötekileştirme meselesi; din, ırk, cinsiyet ve sınıf temeli olarak başlamıştır. iş bölümü kadını kendi doğasının gerçekliğinden uzaklaştırmış ve bu durumda kadının sürekli erkeğin bir ötekisi olarak kalmasına sebep vermiştir. Kimi yerde hatta çoğu yerde düalite(ikili) yapı bir eşitsizlik olarak görülmekte, fakat bu yanlış bir algıdır çünkü her varlık kendi ötekisi yada zıttı üzerinde var olur misal siyah beyazın içinde belli eder kendini bu göstermez ki siyah beyazdan daha değerlidir, ya da aynı şekilde beyazdan daha değersizdir. kadın ve erkek meselesi de buna benzer bir durum yani erilik ve dişilik yada kadınlık ve erkeklik sadece düalit oluşumlardır bunları eşitsiz birer durum imiş gibi yorumlamanın nedeni ise içinde yaşadığımnız toplumun norm ve değerleri içselleştirmenin sonucunda kadını sürekli bir öteki olarak kabul etmemizdendir. kadın doğulmaz kadın olunur. çocuk dünyaya geldiği zaman biyolojik olarak ya erildir ya da dişil fakat duygu yüklü ve sadece bedene hitap edildiği düşünülen dişile sonradan kadın anlamı verilir ve yapılacak olan tüm davranışlarında bu anlama uygun olması istenir. Namuslu ol, bekaretine sahip çık, dilin fazla uzamasın, konuşurken cümlelerine dikkat et, saçını topla gizle kimse görmesin, oturmana kalkmana dikkat et vs… yani kısaca kadına yüklenilen anlamla kadından beklenilenler hakkın da yüzlercesi daha yazılabilir. kadın bunların dışına çıktığı zaman da ya aşk cinayetine ya namus